Müşteri ile Güvenli Bağlanma

Agile metodlar ışığında proje yönetimini, interaktif olarak inceleyip, günlük hayatımıza bu methodları nasıl dahil ettiğimizi sizlere aktarmaya çalışacağız. All4Agile çatısı altında olmak ve bugüne kadar teoride yaptıklarımı sizlerle paylaşabildiğim için çok mutluyum. Bu fırsatı bana sağladıkları için Uğur Ekbiç’e ve ekibine teşekkür ederim.

Proje nedir? Proje yönetim metodolojileri nedir? Proje yönetiminde çeviklik ne anlama gelir? Hangi müşteri beklentilerini hangi methodlarla yönetmek gerekir?

Sizlerle tanıştığımız ilk yazımda proje ve proje yönetimi konusundaki yaklaşımımı bilmeniz gerektiğini düşünüyorum. PMP sınavına hazırlanırken hocamızın bir sözü vardı, ‘Hayatımız proje’. Evet, proje hayatımızın gerçeği; tekrarı yok, başlangıcı ve bitişi belli, paydaşlarımız ilişki içerisinde olduğumuz herkes ve başarı kıstasıda ömür dediğimiz sermayeyi ne kadar verimli kullanabildiğimiz. Günlük hayatımızda, bilerek veya bilmeyerek uyguladığımız ve bizi doğal seleksiyona karşı hayatta tutan veya elenmemize neden olan methodlarda aslında Proje Yönetimi’nin kendisi.

Felsefik bir giriş sonrasında iş hayatında da durum aslında bundan farklı değil. Hedeflerimiz ve kısıtlarımızın arasında optimum kaliteyi, optimum maliyetle müşterimize nasıl sunarız. Peki bunlar yeterli mi? Kesinlikle değil, üreticiler için artık kalite/performans maksimizasyonu neredeyse standart hale geldi. Peki farkı nerede yaratmamız gerekiyor, bizi öne çıkartacak olan nedir? Mark Twain’in bir sözünde, “Kendinizi çoğunluğun arasında görmeye başladığınız an durup iyice bir düşünmelisiniz” diyor. Tamda bu noktada karşımıza ‘insani duygularımız’ çıkıyor. Dünya’nın yeni yönetim trendi duygu üzerine kurgulanmış durumda. Hadi bunu ‘Agile Proje Yönetimi’ ile bağlayalım.

Müşteri her zaman alacağı ürün veya hizmetin beklentilerini ne kadar karşılayacağını bilmek isteyecektir, ki doğal olarak en büyük hakkı. Eğer ürünün/hizmetin hazırlanma sürecine müşterinin kendisini dahil edebilirseniz hem tam olarak ne istediğini, süreci görerek kendisi karar verebilecek, hemde sonrasında o ürünü kendi başarısı olarak görerek ayrı bir sadakatle sahiplenebilecektir. Ortaya konulabilecek başarı hikayesi sadece işi yapanın değil, aynı zamanda sürece dahil olmuş müşterininde haklı gururuna ilham verecektir. Malesef her zaman mutlu sonlar yok, tüm projeler başarı ile sonuçlanmıyor ancak müşterinin sürece dahil olduğu ve bir ekip üyesi gibi hareket ettiği durumda, suçlayıcı ve tepki veren tavır yerine çok daha hızlı düzeltici eyleme geçebilme durumuna gelinerek hızlıca aksiyon alınabilecektir.

Burada anahtar nokta, müşteriyi doğru yönlendirebilmek ve süreçlere dahil ederek bilmediği konularda da bilgi sahibi olmasını sağlayabilmekten geçiyor. Aslında sizin müşteri için yaptığınız işi, sahiplenmiş bir müşteriden daha kıymetli ve sizin işinizi daha kolaylaştırıcı başka bir katalizör olamaz. Aidiyetlik, güven, sahiplenme, başarı ve tatmin duyguları sizin karşı tarafa sunacağınız en kıymetli silahlarınız. Bu silahları müşterinizden isterleri alma ve onu gerçekten doğru anlama noktasında kullanmaktan çekinmeyin.

Sizlerle tanıştığım ilk yazımda, iş yaşantınızda da duygulara hitap edebilmenin, müşteri tarafındanki hayatımızı ne denli kolaylaştırabileceğinden bahsetmek istedim. Müşteriyi işin içerisine dahil edebilmek “Agile Metodların” temel taşlarından birisi. Yukarıda da dediğim gibi bilerek veya bilmeyerek aslında kullandığımız ve sonucunda konfor noktasına erişebildiğimiz gerçeklerin arkasında, bugün farklı isimlerle tanımlanmış yönetim kalıplarının olduğunu ve hepsinin temelinde de insani duygularımızın yattığını göz ardı etmememiz gerekiyor.

Blog Kategorileri