Siz bir iş analistisiniz. Sizinle güzel bir sohbete yapan bir arkadaşınız bir ara tam olarak ne yaptığınızı merak ediyor.
– Senin görevin neydi kurumda?
– İş analistiyim.
– Ne yapıyorsun tam olarak?
İşte kritik soru geldi. Cevabı ise muhtemelen geçiştirmelik veririz, yoksa bu hamur çok su götürür.
Zira yaptığımız işi tanımlamak o kadar da kolay değildir. Doğrudur! Kolay tanımlanamayanı yapmak da kolay değildir. Hele bunun en doğrusuna ulaşmak gerçek bir sanattır.
İşte bu soruya arkadaşımızın da merakını kolayca gidermek için kalıplaşmış aspirin bir cevap verir ve böylece konuyu değiştiririz.
– Kurumumuzda yazılımsal bir değişiklik talep eden birimler ile yazılımcılar arasında köprü görevi görüyorum
– Hmmmm! Gayet güzel.
Bu cevabın doğruluğunu ve arkadaşınızın anlamış gibi gözüken yüz ifadesini bir kenara bırakalım.
Şimdi, gelelim, biz iş analistleri olarak kendimizi nasıl tanımlamalıyız ve nereye konumlandırmalıyız sorusunun cevabına. Az sonra ifade edilecek olan maddeler agile, waterfall, lean tekniklerinden bağımsız olarak iş analisti şapkasını takan product owner, çözüm mimarı, sistem analisti gibi tüm roller için genellemelerdir.
1. TANIYIN: Çalıştığınız kurumun kültürünü, kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini, hedefe taşıyan stratejilerini, kar getiren ürünlerinin ne olduğunu, gider merkezlerini, rakiplerini, kurumda güç merkezlerineki kişi ve birimlerin kim/nerede olduğunu ve karar verme sürecinin nasıl işlediğini öğrenin. Analiz yaparken bu bilgileri üst çatı olarak referans alın. Küçük işler için büyük hedefleri kurban etmeyin.
2. UNUTMAYIN: Yazılımcı, test mühendisi, database uzmanı veya donanımcı olmadığınızı unutmayın. Onların ne iş yaptığını ve nerede konumlandıklarını çok iyi bilin ama onların işini çok iyi bilmeniz değil sizin işinizi bilmeniz gerektiğini unutmayın. Onlar adına konuşmayın. Onlardan danışmanlık alın. C#, Java, Mongo, test otomasyonu konularını bilmiyorum dediğinizde sizden bir şey eksilmez unutmayın. ,Bu araç ve yöntemleri ana hatlarıyla bilmeniz yeterlidir.
3. ANLAYIN: Kapınızı analiz için çalan herkesi önce anlayın. Büyük-küçük iştir demeden dinleyin, sorun, içselleştirin, teyit edin. Bu döngüyü doğru olanı tam anlayıncaya alana kadar tekrarlayın.
4. DEĞER KATIN: İhtiyacı anladıysanız , hemen analiz yapmaya çalışmayın, birlikte beyin jimnastiği yapın, değer katmaya çalışın (kaynak kısıtını unutmadan). Talep içinize sinmediyse karşı tarafı düşündürün. Gerekirse daha sonra tekrar bir araya gelmek üzere akıllara soru işaretleri atıp biraz ara verin.
5. ÖNERİN: İşin ihtiyaç olduğu kesinleşip başlama aşamasına gelince, ihtiyacı karşılayabilecek çözüm önerileri sunun. Her zaman, combobox, checkbox, ekran, menü diye kısıtlamayın kendinizi. Ufkunuzu geniş tutun. Manuel bir çözüm bile olabilir. Yeter ki değer katın. Değer katmak RoI maksimizasyonudur. Açık kaynak ürünler, mobil veya bulut bilişim gibi güncel teknolojiler konusunda daha fazla çözüm önerileri geliştirin. Öneri yaparken her önerinin, fayda/maliyet kriterlerini sunmayı ihmal etmeyin. Böylece güvenilir bir danışman özelliğiniz oluşacaktır.
6. TAKİP EDİN: İş, analiz edilip yazılım sürecine girdikten sonra, işin tüm aşamalarından haberdar olun, takip edin, kontrol edin. Yazılım ve proje takım üyeleri ile sık sık konuşup hangi aşamada olduklarını, işi doğru anlayıp anlamadıklarını ve ilk çıktılarını kontrol edin. (Agile bu konuda Desk Check önerir)
7. DOĞUM SONRASI: İşimizin en güzel yeri. Ürün doğdu. Ama o da ne? Doğum sonrası adaptasyon problemleri, hastalıklar, ihtiyaçlar… Her ortaya çıkan ürünün, yeni ürün ihtiyacı doğuracağı kesindir. Bu yüzden, yeni ihtiyaçlar eklenmesine müsait modeller geliştirmeye özen gösterin. Esnek çözümler üretin. Bu konuda gerekirse yazılım ekiplerini de ikna edin. Hatta kurumun hedefleri arasında teknolojiyi satmak varsa oldukça esnek ve satılabilir bir ürün hedefleyin. Ürün ortaya çıktıktan sonra ürünün performans verilerini sürekli takip edin.
8. GÜNCEL KALIN: Bu kısım sadece bizim rolümüzün bir parçası değil fakat iş analizi pratiklerle hem kendi doğrularını hem de kendi yanlışlarını büyütebilir. Bu yüzden yaptığımız yanlışları daha fazla beslememek adına, konferanslar, bloglar, kitaplar ve eğitimler ile kendimizi yenilemeliyiz. Bunların yanında yönetici, yazılım ve iş birimlerinden her zaman geri bildirim alın. Vermezlerse zorlayın.
Bu açıklamalardan sonra yapılacak en güzel tanım ne olabilir siz karar verin.
Köprü olmadığı açık. Varsa bir öneriniz yorumlarınızı bekliyoruz.
Değerli zamanınızı harcayıp okuduğunuz için size teşekkür ediyorum.
Yazar : Veysel AYDIN