Yazılım projeleri uygulama alanları itibariyle farklılıklar içermektedir; örneğin bir web güvenliği yazılımı ile şirket içinde varolan bir stok yönetimi otomasyonun geliştirilmesi farklı nitelikler arzetmektedir. Aynı alana ait çözümleri bile farklı sektörlerde uygulamaya koyduğumuzda sektörel farklılıklar bir komplekslik unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin bir perakende şirketinin stok yönetimi ihtiyaçları bir maden şirketinin stok yönetimi ile benzer nitelikler taşıdığı kadar farklılıklar da barındırmaktadır.
ERP projeleri hem hitap ettiği sektörel genişlik hem de barındırdığı alanların (muhasebe, stok yönetimi vs) çokluğu itibariyle kompleks projelerdir. Aynı zamanda bir ERP projesinde performans, yedekleme, var olan yazılımlarla entegrasyon gibi farklı kalemlerde iş yapılmakta; şirket içerisindeki tüm departmanların zaman planlarının uygulama takvimi ile uyumunun gözetilmesi gibi etkileşim alanlarının yönetilmesi gerekmektedir.
ERP projeleri yazılım projeleri içerisinde yukarıda yazdığım nedenlerden dolayı ayrı bir yere sahiptir ve çevik yaklaşımların bu projelerdeki yeri ve katkı sağlama şekli ayrıca değerlendirmeye değerdir.
Dilerseniz bu noktada çevik yazılım geliştirme manifestosuna bir bakış atalım ve nelere daha fazla değer verdiğimizi hatırlayalım:
“Süreçler ve araçlardan ziyade bireyler ve etkileşimlere
Kapsamlı dökümantasyondan ziyade çalışan yazılıma
Sözleşme pazarlıklarından ziyade müşteri ile işbirliğine
Bir plana bağlı kalmaktan ziyade değişime karşılık vermeye”
Peki bu öncelikler bize ne anlatıyor?
Kompleksliği yönetmek için süreçler ve araçları kullanan ancak bireyler ve etkileşimleri ön plana alan bir yaklaşıma ihtiyacımız var ve bu ihtiyaç ERP projelerinde çok daha büyük. ERP projelerindeki karmaşayı tüm paydaşlar arasında etkileşimi artırarak önleyebilir ve projeyi daha yalın, yönetilebilir parçalara bölebiliriz. Ayrıca şeffaflığı ön planda tutarak bu etkileşimlerin kalitesini artırabiliriz.
Kapsamlı, uzun dokümantasyon odaklı çalışma yerine yazılım teslimlerini tekrarlanan parçalara bölerek müşterinin daha erken yazılımı deneyimlemesini sağlayabiliriz. Bu durumda projeye ait avantajlar daha erken görünür olmakta ve değişim yönetimi kolaylaşmaktadır. Aynı zamanda bu durum güven artırıcı bir etkiye sahiptir.
Genellikle sürenin sabitlendiği, kapsam ve maliyet dengesinde üzerinden yürütülen sözleşme pazarlıklarından ziyade yazılımı kullanacak kişilere önceliklendirme ve sürekli olarak önceliklendirilmiş maddeler üzerinden seçim yapma imkanı vererek kapsamı daha iyi ve birlikte yönetme imkanı tanıyabiliriz.
ERP projeleri uzun zaman almaktadır, bu süreçte iş birimlerine ait ihtiyaçlar değişmektedir. Bu nedenle değişime karşılık verme ihtiyacı çok büyüktür. Çevik yaklaşımlar bu nedenle de ERP projeleri açısından büyük öneme ve katkı sağlama potansiyeline sahiptir.
Özetleyecek olursak ERP projeleri büyüklükleri ve paydaş sayılarının fazlalığı nedeniyle sonuç almanın zor olduğu projelerdir. Yazılım projelerinde bu zorluk arttığı ölçüde çevik yazılım manifestosunda yer alan ilkelerin üreteceği fayda da aynı ölçüde fazla olmaktadır.
Bu yazıda çevik yaklaşımların ERP projelerinde üretebileceği faydalar açısından çok değerli bir yeri olduğunu göstermeye çalıştık, sonraki yazılarımızda ise bu kavramların pratiğe nasıl dökülebileceği ve uygulama esnasında ortaya çıkan problemlere nasıl yanıt verebileceğimize değineceğiz.